Перевод: с турецкого на все языки

со всех языков на турецкий

yalnız bir kez

  • 1 kez

    bir kez — а) оди́н раз; б) во-пе́рвых

    bir kez daha — ещё [оди́н] раз

    yalnız bir kez — то́лько [оди́н] раз

    bu kez — на (в) э́тот раз

    her kez — ка́ждый раз

    Büyük Türk-Rus Sözlük > kez

  • 2 bir

    bir
    I s
    1) Eins f
    \bir olmak sich zusammentun, sich verbünden
    2) iki/üç/dört günde \bir jeden zweiten/dritten/vierten Tag
    II adj
    1) \bir araba eine Fuhre; ( fig) ( pek çok) eine Menge
    \bir ayağı çukurda olmak ( fig) o ( fam) mit einem Bein im Grab stehen
    \bir ayak üstünde kırk yalanın belini bükmek ( fam) lügen, dass sich die Balken biegen
    \bir çırpıda ( fam) auf einen Hieb, auf Anhieb, im Handumdrehen
    \bir el \bir eli yıkar, iki el \bir yüzü yıkar ( prov) eine Hand wäscht die andere
    \bir elmanın yarısı o, yarısı bu ( fig) o ( fam) sich gleichen wie ein Ei dem anderen
    \bir gecelik für eine Nacht
    \bir musibet bin nasihatten yeğdir ( prov) durch Schaden wird man klug
    \bir taşla iki kuş vurmak ( fig) o ( fam) zwei Fliegen mit einer Klappe schlagen
    o benim \bir tanem sie [o er] ist mein Ein und Alles
    2) \bir şey etwas
    \bir şey değil! nichts zu danken!, keine Ursache!, macht nichts!
    \bir şey söylemeden ohne etwas zu sagen
    bu bambaşka \bir şey das ist etwas ganz anderes
    3) \bir akşam/gün/sabah eines Abends/Tages/Morgens
    günün \birinde eines Tages
    saat \bir es ist ein Uhr
    4) \bir yanda(n) ..., \bir yanda(n) ... einerseits..., andererseits...
    \bir yanda(n) merak ediyorum, \bir yanda(n) korkuyorum einerseits bin ich neugierig, andererseits habe ich Angst davor
    5) ( herhangi) irgend
    \bir yerde irgendwo
    dün çantamı \bir yere koydum gestern habe ich meine Tasche irgendwohin gestellt
    1) ( yalnız, ancak) nur
    \bir deri bir kemik olmak ( fam) nur Haut und Knochen sein
    bunu \bir sen yapabilirsin nur du kannst das tun
    2) ( fam) mal
    kafanı \bir işletsene! denk doch mal scharf nach!
    3) einmal
    \bir daha ( bir kez daha) noch einmal; ( olumsuz cümlede) nicht mehr
    \bir varmış, \bir yokmuş lit ( masallarda) es war einmal, es war keinmal
    \bir yağmur yağdı, \bir güneş açtı einmal regnete es, einmal schien die Sonne
    burada ( sakın) \bir daha görünmeyin! lassen Sie sich hier (bloß) nicht mehr blicken!
    4) \bir aşağı \bir yukarı gezinmek/gitmek auf und ab schlendern/gehen
    \bir zamanlar einstmals
    yerle \bir etmek dem Erdboden gleichmachen

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > bir

  • 3 tek

    tek
    I s
    1) atların \teki eins der Pferde
    kırk yılın \tekinde einmal in vierzig Jahren
    iki \tek içmek einen doppelten trinken
    II adj
    1) ( yegâne) einzig
    \tek bir kez ein einziges Mal
    \tek korktuğum şey... das einzige, wovor ich mich fürchte,...
    2) ( yalnız) nur
    \tek başına ganz allein
    3) ( bir) ein
    \tek elden unter einer Leitung
    \tek sözle mit einem Wort
    4) ( ünik, eşi olmayan) einzigartig, einmalig
    5) math ungerade
    \tek sayılar ungerade Zahlen
    1) bloß
    \tek çalışsın da/yesin de... er soll bloß arbeiten/essen, (sonst)...
    2) ( fig) ( hiç, hiçbir)
    \tek kelime konuşmamak kein einziges Wort reden
    sokaklarda \tek kişi yok auf den Straßen ist keine Seele vorhanden

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > tek

См. также в других словарях:

  • bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kurmak — i, ar 1) Bir şeyi oluşturan parçaları birleştirerek bütün durumuna getirmek, monte etmek Geniş çöl ufukları arasında çadırlarımızı kurduk. F. R. Atay 2) Hazırlamak Kurduğu sofraya, yaptığı salataya git de bak. R. H. Karay 3) Yaylı, zemberekli… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tepe — is. 1) Bir şeyin en üstteki bölümü Pencere önünde dimdik durmuş, kocaman ağaçların tepesine bakıyordunuz. S. F. Abasıyanık 2) Bir yerin, bir nesnenin vb.nin üstü, hizası Ekşisu da trenden indikleri sırada güneş tam tepelerindeydi. N. Cumalı 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • pekiştirmeli kelime — is., dbl. Türkçede çoğu kez sıfatın, bazen de adın ilk hecesindeki ünlünün, baştaki ünsüzle birlikte, p, m , r , s ünsüzlerinden biriyle veya ünlü ile başlayan bir adın veya sıfatın yalnız p ünsüzüyle kapatılmasıyla ortaya çıkan hecenin, aynı… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • penaltı — is., sp., İng. penalty 1) Futbol ve hentbolda ceza alanı içinde yapılan kural dışı bir hareket sebebiyle yalnız kalecinin koruduğu kaleye ortadan ve tam karşıdan yapılan atış, ceza atışı, ceza vuruşu En tutulmaz penaltıları çeler ama bazen de… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»